Skip links

Slide T1000 Kutu T1000 Blister T1000 Sertifikası T1000 Tüp Standı T-LAB PRP Kit ile tanışın

NASIL KULLANILIR?

  • 830G / 4 dakika

PURE PRP

Daha yüksek saflık,
daha yüksek volüm

İZLE
  • 830G / 8 dakika

AMBER PRP

Daha yüksek yoğunluk,
daha zengin içerik

İZLE
T-LAB PRP Tüpleri

T-LAB PRP Tüp

Her kit iki adet T−LAB PRP Tüp içermektedir. Her tüp 10ml hacminde olup, içerisinde 1ml pıhtılaşma önleyici bulundurur. Tüpler vakumlu olduğu için kan toplamayı kolaylaştırır. Tüplerin hem içi hem de dışı sterildir. Tüplerimiz kesinlikle ficoll ya da jel barındırmaz. Hemolitik etki göstermez, biyouyumludur ve bu tüpler ile elde edilen PRP, yasal olarak insana geri enjekte edilebilir.

T-LAB Re-Süspansiyon Tüpü

T-LAB
Re-Süspansiyon Tüpü

Re−Süspansiyon tüpünden her kitte 1 adet bulunur. 10ml hacminde olup içi boş ve strerildir. Bu tüpün kullanım amacı, her iki PRP tüpünden toplanan PRP’nin birleştirilerek homojen hale getirilmesidir.

T-LAB PRP Kit Enjektörleri

Enjektörler

Kit içerisinde biri 5ml diğeri 1ml olmak üzere iki adet steril enjektör bulunur. 5ml enjektör PRP'yi toplamak ve re−süspansiyon tüpüne aktarmakta kullanılırken, 1ml enjektör hastaya enjeksiyon için kullanılmaktadır.

T-LAB PRP Kit İğneleri

İğneler

Kit içerisinde bir adet 18Gx90mm uzun iğne, bir adet 21Gx40mm ve bir adet 30Gx13mm olmak üzere 3 adet iğne bulunur. Uzun iğne, PRP'nin toplanması ve re−süspansiyon tüpüne aktarılması için kullanılır. 21G iğne, re−süspansiyon tüpünden PRP'yi geri çekmekte kullanılır. 30G iğne ise intradermal uygulamak için kullanılmaktadır.

T-LAB PRP Kit Kan Toplama Seti

Kan Toplama Seti

Kit içerisinde iki parçadan oluşan bir flebotomi seti bulunur. Bu set sayesinde, tüplere kan toplamak için ek bir aparata ihtiyaç duymaz ve kan alma işlemini hızlıca gerçekleştirebilirsiniz.

TLAB’ı Tercih Etmek için 9 Neden

T-LAB Pure PRP protokolü ile tarafsız kurumlarca yapılan sayımlarda %80-95 arasında platelet kurtarma oranı sağladığı kanıtlamıştır. Böylece hastadan alınan kandan maksimum fayda elde edileceğini size garanti etmektedir. Platelet kurtarma oranı, konsantrasyondan bağımsız olarak hastadan alınan tam kanda bulunan tüm trombositlerin yüzde olarak ne kadarının geri elde edildiğini gösteren objektif ve bilimsel bir metot olan DEPA Classification yayınında açıklanmıştır.

T-LAB Pure PRP protokolü ile tarafsız kurumlarca yapılan analizlerde %95-99 arasında saflık sağladığını kanıtlamıştır. PRP'de saflık, PRP içerisinde istenmeyen WBC ve RBC hücrelerinin, trombosit hücrelerine oranını ve dolayısıyla kalitesini gösteren bir hesaplamadır. Trombosit dışındaki hücrelerin PRP içerisinde daha az bulunması, PRP uygulaması sırasında yanma, kızarıklık gibi riskleri azaltmaktadır. Saflık oranı objektif ve bilimsel bir metot olan DEPA Classification yayınında açıklanmıştır.

Klasik PRP tanımı, Amber ya da LR-PRP olarak anılmakta ve buffycoat katmanının toplanmasını hedeflemektedir. Bu yöntem yüksek konsantrasyon önerdiğinden, kırışıklık tedavisi gibi pek çok alanda da başarıyla uygulanmaktadır. Ancak günümüzde buffycoat oluşturmayan, tüm plazmanın kullanıldığı Pure PRP metodu daha fazla benimsenmeye başlamıştır. Pure PRP metodu daha düşük konsantrasyon önerirken, daha fazla platelet kurtarma oranı ve daha saf bir PRP içeriği önermekte, böylece hastaya daha yüksek dozda platelet sağlamaktadır. Her iki yöntem de T−LAB PRP Kit tarafından farklı protokoller kullanılarak elde edilebilmektedir. Hekim, uygulama amacına göre istediği protokolü seçebilmektedir.

T-LAB PRP Tüplerinin, şekilsel olarak laboratuvar (IVD) tüplere benzemek dışında üretim ve yasal koşullar bakımından laboratuvar tüpleri ile hiçbir benzerliği yoktur. T−LAB PRP tüpleri tıbbi cihaz direktiflerine göre ve CE ile belgelendirilmiş, hastaya geri enjekte edilmesi Sınıf IIb ile güvence altına alınmış ürünlerdir. Laboratuvar tüpleri ise IVD direktife tabi, hastaya geri enjeksiyonu yasal olmayan, sadece hasta kanını laboratuvar ortamında inceleme amaçlı üretilmiş yani hastaya geri enjeksiyonu yasal olmayan ürünlerdir.

PRP elde etme amaçlı satılan antikoagülan içermeyen ürünlerin aksine T−LAB PRP Kit, en iyi sonuçları sağlamak için doğru oranda ve miktarda antikoagülanı size hazır olarak sunmaktadır. Antikoagülanın doğru oranda karışmama riski, kontaminasyon riski, tedarik süreci gibi tüm sorunlarınızı ortadan kaldırmaktadır. T−LAB PRP Tüpleri içerisinde bulunan antikoagülan aseptik filtrelerden geçirilmiş, steril edilmiş ve hastaya geri enjeksiyon amacıyla özel olarak üretilmiştir. %3,2 oranında sodyum sitrat içermekte, ACD-A gibi dekstroz veya farklı bileşenler içermemekte olup ilaç niteliği taşımamaktadır.

T-LAB PRP Kit içerisinde bulunan Re−Süspansiyon Tüpü ile özellikle Amber PRP protokolünde yüksek konsantrasyonda elde edilen hücrelerin kümelenmelerinin açılması ve enjeksiyonun daha homojen hale gelmesini sağlamaktadır. Re-Süspansiyon için steril bir ortam sunan tüp, içerisine aktarılan PRP’nin 30-60sn nazikçe çalkalanarak daha homojen bir yapıya kavuşmasını sağlamakta, böylece özellikle cilt uygulamalarında her enjeksiyonun daha homojen bir dağılım sağlamasına olanak vermektedir.

T-LAB PRP Kit farklı alanlarda ondan fazla bilimsel yayında kullanılmış ve etkinliğini kanıtlamış olup birçok, devam eden bilimsel yayını da bulunmaktadır. Yayınlar hakkında daha fazla bilgi için lütfen T−LAB PRP Kit / Yayınlar sayfasını ziyaret ediniz.

T-Lab, jel içermeyen ilk PRP Tüp üreticisidir. Jel ürünler her ne kadar alerji riski taşımaz olarak lanse edilse de, bu jeller genellikle petrokimya ürünleridir. T−Lab, jel yapıların yüksek santrifüj hızları altında parçalanarak PRP içerisine karışma riskini yüksek bularak, jel kullanmayan ürünler ve protokoller geliştirmeye karar vermiştir. Jel yapı, bu risklerin yanı sıra trombositlerin bir kısmını hapsederek, konsantrasyonu da azaltabilmektedir. Jelin pratikteki tek yararı tüpün alt üst edilerek plazmanın toplanabilmesidir ki, T−LAB PRP Kit içerisinde yer alan uzun iğne ile bu işleme gerek duyulmaksızın PRP katmanı kolaylıkla toplanabilmekte ve jelin riskleri elimine edilebilmektedir.

CE belgesi tam olarak bir ürünün insana enjekte edilebileceğini göstermemektedir. PRP Kitler için geçerli tıbbi cihaz (MDD ya da MDR direktifi) CE belgesi ve sınıfı CLASS IIa, IIb ya da III'tür. Bu sınıf, kit ile elde edilen kanın hemolitik olarak test edilip insana enjekte edilebilir olacağını belirler. Laboratuvar tüpleri de CE belgesine sahiptir, ancak bu ürünler MDD ya da MDR değil IVD ya da IVDR direktiflerine bağlı üretilmektedir. Ürün katalogları incelendiğinde “Do not inject to human-İnsana enjekte etmeyin” ibaresi rahatça görülebilir. Bu tip tüplerle elde edilen PRP’nin insana enjekte edilmesine klinik olarak kesinlikle izin verilmemiş olup aksi uygulamalardan kaynaklanabilecek komplikasyonlar tamamen hekimin sorumluluğundadır. Zira ürün kataloğunda bunun yapılmaması gerektiği açıkça belirtirmiştir. Bu sebeple tıbbi cihaz CE belgesine sahip ürün kullanmak hekimi koruyan bir durumdur.

PRP Nedir?

Kanın ana bileşenlerinden olan trombositlerin (diğer adıyla plateletlerin) diğer kan hücreleri olan eritrosit ve lökositlerden ayrıştırılarak zenginleştirilmesinin sağlandığı ve sonrasında bu hücre grubunun hastaya otolog olarak geri enjeksiyonunu sağlayan bir tedavi biçimidir. Alınan tam kan, antikoagülan ile muamele edilerek vücut dışı pıhtılaşma önlenmekte, daha sonra bir santrifüj prosedürü ile kan bileşenlerine katmanlar halinde ayrılmaktadır. Ayrılan katmanlardan trombositçe zengin olan buffy coat katmanı alınarak hastaya geri enjekte edilmektedir. Normal bir insanda mikrolitrede 150-400 bin arasında olan trombosit sayısı bu işlem ile 2 ile 4 kat artırılmaktadır. Kanın pıhtılaşma mekanizmasında rol oynayan granüllü yapıdaki renksiz ve çekirdeksiz trombosit hücreleri salgıladıkları PDGF, IGF, EGF, TGF-β1-2, VEGF, PDF, PDEGF, PDAF gibi büyüme faktörleri ile doku yenilenmesinde kilit rol oynamaktadır.

PRP nasıl çalışır? Nerede kullanılır?

Cilt hasarı onarımıSaç ekiminde yardımcıOrtopedik tedavilerKas ve bağ dokusunda onarımlarGöz tedavileriDiş tedavileriVeteriner kullanımı

PRP hasarlı bir dokuyu tamir etmek amacıyla farklı branşlarda otolog bir tedavi olarak kullanılmaktadır. Bunların başında cilt, saç tedavileri, eklem ve bağ doku sorunları gelir. PRP’nin etkinliği hasarlı doku ile temas etmesi ve içerdiği büyüme faktörlerinin hedef dokuda salgılanması ile artmaktadır. Bu sebeple tek başına etkin olmasının yanında cilt gençleştirme, çatlak görünümü ve akne izi giderme gibi uygulamalarda mikro iğneleme, fraksiyonel lazer gibi kontrollü hasar sağlayan yöntemler ile kombine kullanımında daha yüksek etkinlik gösterebilmekte, cildin kolajen üreterek kendini yenilemesini sağlamaktadır. Birkaç seans sonunda kırışıklık izlerinden akne lekelerine kadar pek çok cilt sorununda kalıcı ve hızlı sonuçlar verir.
Saç tedavilerinde ise içerdiği VEGF büyüme farktörleri ile damarsallanmayı artırmaya yardımcı olmakta, saç foleküllerinin beslenmesine destek olmaktadır. Bu sayede saç dökülmelerinde etkin olduğu gibi, saç ekimi öncesi ve sonrasında da kullanılabilmektedir.
Aynı tedavi mekanizması eklem sorunlarında kıkırdak iyileşmesinin sağlanmasında, kas ve bağ dokularının onarımında etkinlik göstermektedir. Bunların dışında doğurganlığa yardımcı tedaviler olarak intraover, göz tedavilerinde göz kuruluğu, kornea ülseri, ürolojide erektil disfonksiyon bozukluğu, genel cerrahide yara tedavileri, diyabetik ayak yaraları gibi çok sayıda rahatsızlığın tedavisinde kullanımı bilimsel yayınlar ile desteklenmiştir. Ayrıca insanlar üzerindeki tüm kullanım alanlarında veterinerlikte de kullanılabilmektedir.

PRP Kök Hücre midir?

PRP kesinlikle bir kök hücre tedavisi değildir. FAKAT…

Halk arasında kök hücre diye anılmakta olsa da, kesinlikle bir kök hücre tedavisi değildir. İnsan kanında kök hücre bulunmamakta ya da kemik iliğinden salınan çok az sayıda kök hücre bulunmaktadır. Ancak bu kök hücreler hematopoietik kök hücreler olacağından yani mezenkimal kök hücreler olmamasından dolayı kan hücreleri dışında hücrelere dönüşme potansiyelleri bulunmamaktadır. Diğer yandan, PRP içerisinde bulunan trombosit hücreleri vücuttaki iyileşmeyi başlatan hücre grubu olduklarından, hasarlı doku ile temasları ile salgıladıkları büyüme faktörleri ve vücut içinde başlattıkları sinyalizasyon ile kök hücreleri gerekli dokuya çağıran bir mekanizma çalıştırdıkları bilinmektedir.

PRP’nin Yan Etkileri Var mıdır?

PRP, otolog yani kişinin kendi kanından elde edilip yine kendine yapılan bir uygulama olduğu için, herhangi bir majör yan etkisi yoktur. Ancak otoimmün hastalığı olan, kanser hikayesi, hamile ya da hamilelik şüphesi olan hastalarda yeterli bilimsel çalışma bulunmadığından kullanılması önerilmez. Bununla beraber kan sulandırıcı (antikoagülan) ilaçlar kullanan ve trombositopeni rahatsızlığı bulunan hastalarda etkinliği düşüktür.
Bunlarla birlikte tüm tıbbi uygulamalarda olduğu gibi kanın alınması, vücut dışında muamele edilmesi ve tekrar geri verilmesi sırasında oluşabilecek kontaminasyon, dolayısıyla enfeksiyon risklerini taşır. Doğru PRP kit kullanımı, zaten bunun için önemlidir. Bu risklerden korunmak için doğru kit, yani T−LAB PRP Kit gibi tamamen steril ve tüplerin içirisinde herhangi bir ilaç bulunmayan, içerdiği antikoagülan insana enjekte edilebilir nitelikte filtrelenmiş ürünler tercih edilmelidir. Özellikle laboratuvar tüpleri (IVD) sadece kanın vücut dışında test edilmesi için üretilmiş herhangi bir biyouyumluluk testi, hemolitik etki testi, bilimsel yayınları bulunmayan, içerdiği antikoagülan insana enjekte edilmeye uygun olmayan, klinik kullanımına izin verilmeyen tüpler kesinlikle kullanılmamalıdır. T−LAB PRP Tüpü ve T−LAB Re-Süspansiyon Tüpü tüm bu etkilere karşı testlerden geçmiş ve CE Class IIb belgesi ile kinik kullanım için uygun olarak belgelendirilmiştir.

PRP’nin Yan Etkileri Var mıdır?
PRP Kullanım Alanları
PRP Kullanım Alanları